14 Aralık 2013 Cumartesi

51 - ANADOLU KULÜBÜ


Anadolu Kulübü’nün emektar baş kapıcısı, uzun boylu Ömer Efendi idi. Boyu sayesinde, etrafı gözetleme kulesi gibi kolaçan eder, yasak saatlerde veya uygunsuz giysilerle sızan çocukları enseleyip evlerine yollardı.

Canlı dans orkestrasının müzik çaldığı gecelerin birinde gençler, Anadolu Kulübü’nün iki yüz metre ötesinde bulunan Mehtap Sineması’nda gösterime giren müthiş bir film için sinemadaydılar. Filmin en heyecanlı yerinde, birden bire Ömer Efendi’nin sesi duyulmaz mı? Gençlerin, filmi yarıda bırakıp dans etmeleri için alelacele kulübe gelmelerini istiyordu!

Meğer Sayın Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Libya Devlet Başkanı Şeyh Sünusi ve maiyetiyle Ada’ya teşrif etmişler. Kulüp Müdürü de ortamı çok tenha ve hüzünlü gördüğünden havayı şenlendirmek için gençleri dans pistine çağırıyordu o gece.

O yıllarda Anadolu Kulübü’nün tertiplediği ve Venedik Festivali’ni andıran kıyafet baloları, akıl almaz fikirlerin ortaya çıktığı bir şenlikti. Giysiler haftalarca evvel düşünülür, grup arkadaşları tarafından çok gizli bir sır gibi saklanırdı. İç mimari ve dekorasyon okumakta olan arkadaşım Ali Pasiner’le birçok fikir üretirdik. Tasarımlar, hazırlıklar, aksesuar temini, süslenme, yarışma heyecanı ve dedikodusu, eğlence bittikten sonra dahi uzun bir müddet konuşulur, çok defa ertesi baloya kadar tartışılırdı.

‘Kıyafet Balosu Günü’nün gelip çattığı akşamlar, alışılmamış ve acayip giysilerle sokaklarda yapılacak defileyi adalıların rahatça seyredip alkışlaması için bekçi babalar, Anadolu Kulübü’ne giden yolların iki tarafındaki halkı, çocuklar önde büyükler arkada olmak üzere hizaya sokardı. Bir karnavalı andıran şenlik ve çığlıklarla etrafı coşturan rengârenk kıyafetli kişileri, halk beğenisi nispetinde alkışlar, kimlerin derece alabileceği hususunda bahis tutuşurdu.

1956 yılının ‘Kıyafet İkincisi’ ben seçilmiştim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder