1948 yılından sonraki gençlik çağımda, Büyükada’da revaçta
olan lokal ve eğlenceler, özellikle Bay Mıgırdıç’ın Florida isimli bahçesinde piyanist Yaşar Güvenir veya Armağan Şenol’un
çaldığı Latin müziği eşliğinde dans etmek, Yekta’da son çıkan plakları
dinlerken kokteyl içmek, Mehtap Sineması’nda
savaş sonrasının ilk (Technicolor, Kodacolor)
renkli Amerikan filmlerini seyretmek, Lunapark’taki
veya Palyo Ambelo’daki (Viranbağ) şarap partilerine iştirak etmek veya Plaj Oteli sahnesinde sergilenen tiyatro
gösterilerine gitmek şeklindeydi.
Orta yaşlı zevat, Otel
Kalipso veya Otel Splendid
teraslarında oturup, sosyetik ‘beş çayı’na rağbet ederdi. Akşam ziyafetleri ise
Selekt veya Façyo lokantalarında tertiplenirdi.
Olgun gençler Yekta
Gece Kulübü’nün müdavimi olmuştu. Bay Yekta Isıtan ve sanatkâr eşi Selime
Hanım, bu yaştakilere hitap eden değişik motif ve isimlerde çok güzel eğlenceler
düzenlediklerinden, diğer üç adanın gençleri de akşamları Yekta’ya dans etmeye gelirdi. (İst. Ekspres
Gazetesi, 18.09.1954). O yaşlardayken ben de arkadaş grubumla birlikte kız kardeşlerim
Rita ve Nenet’i de dansa götürüp kavalyelik yapardım. Nenet’le güzel ve uyumlu bir
dans stilimiz gelişmişti.
Büyüklerimiz, akşamlarını Anadolu Kulübü’nde geçirirdi. Güneş battıktan sonra oranın bahçe
ve lokantasına hanımlar gece kıyafetli olmadan, beyler ise ceketsiz giremezdi. Gençler
ve çocuklar o saatten sonra katiyetle demir kapıdan içeri alınmazdı. Buna
mukabil çocuklar için Adamızda başka eğlenceler tertiplenir, hatta güzellik
yarışmaları yapılırdı. Bir keresinde tiyatro sanatçımız Ayla Algan, ‘Adalar Çocuk
Güzeli’ seçilmişti.
Kulüp yönetiminin, her yaz mevsiminde bahçesinde çaldırmak için
değişik dış ülkelerden getirttiği dünyaca meşhur orkestralarını, biz zibidi gençler,
kaçak olarak dinlemek ve yeni çıkan şarkıları onlardan öğrenmek hevesiyle, (şimdi
çay bahçesine dahil edilen fakat eskiden Cavuris’lerin ikiz ahşap köşklerine
kadar uzanan) yolun kaldırımında oturur, geç saatlere kadar hem müzik dinler, hem
de sohbet ederdik.
Bu sokağa paralel ve yolun kenarlarında yaşlı ağaçların
bulunduğu Kanarya ve Bahçelerönü sokakları, belediyemizin aydınlatma hususunda
en hasis davrandığı bölgelerdi. Dolayısıyla gece yarısından sonra romantik
gençlerin oralarda gezmeleri kaçınılmazdı.
İlk ergenlik heyecanları o loş gölgelerde hissedilir, o
karanlık sokaklarda alevlenir, oralarda aydınlanırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder