12 Ağustos 2013 Pazartesi

6 - BAYRAMDAN BAYRAMA…




İstanbul’un en büyük Yahudi ibadethanesi olan Neve Şalom Sinagogu, o günlerde henüz inşa edilmemişti. Beyoğlu'nda oturan Sefarad Yahudileri, Kuledibi Sokağında bulunan (bugün bir iş hanı olan) eski Apollon Sineması binasındaki Apollon Sinagogu’na giderdi.

Okula gitmeden evvelki çocukluğumda, gözlemlediğim kadarıyla iki türlü Yahudilik bellemiştim. Biri, Beyoğlu'nda devamlı Kadiş duası okunan, hüzünlü loş bir ortamda, siyah giysili insanların doldurduğu Apollon Sinagogu Yahudiliği; diğeriyse çiçeklerle çevrili bembeyaz, ışıl ışıl aydınlık bir binada, beyaz giysiler içinde şen bir ortamda, Mizmor Le David ilahileriyle inleyen Büyükada’daki Hesed Le Avraam Sinagogu Yahudiliği. Birinde ölenler için, diğerinde ise doğanlar için dua edildiğini sanmıştım.

Yahudi vatandaşlar yaz mevsiminde, Büyükada’da hareketli, canlı bir hayat sürseler de Sukot (çardak) bayramından sonra ve bilhassa kış mevsiminde adalarda kayda değer bir varlık göstermezlerdi. Burada ancak mesleklerini icra eden birkaç aile kalırdı. Onlar dahi, çok soğuk havalarda, şehirde oturan yakın akrabalarına sığınırdı. Yaz kış Adalı olarak, meşhur berber İzak Erdeniz ve oğulları Jak ile Bensiyon, gazoz imalatçısı Gabay ve oğulları, eskici Nesim ve oğlu Elyo ile ıtriyatçı Vitali Pardo’yu sayabilirim. Çoğu kişinin, adından dolayı Yahudi sandığı, Saat Meydanı’nda tütüncü Çala’nın karşısında Moizis isminde bir bakkal vardı ki, müşterinin arzuladığı helva veya peynir parçasını tartmadan, göz kararıyla tamı tamamına keserdi. Bu titiz bakkal, aslen Ermeni cemaatindendi. Diğer bakkalların çoğu Rum cemaatinden diler ve dükkânları Çarşı Caddesindeydi.

Yaz sıcağını arkada bıraktığımız günlerde başlayan Roş Aşana (Yahudilikte yılbaşı) bayramı için büyüklerimiz, akrabalarımıza karşı saygı ve sevgi ifadesi olarak yapılacak ziyaretleri, gereken günde yapmamızda ısrarlı olurlardı. Çeşitli bahanelerle geciktirip, bayram ziyaretini “Şehre indikten sonra kışlık evlerinde yaparız,” dediğimizde babam, bayramdan sonra yapılacak ziyaretleri ayıplar ve Birinci Dünya Savaşı gereği askerlik yaptığı Halep şehrinin Musevi cemaatinden anımsadığı Arapça bir atasözü söylerdi: “Me bi hubbek, me bi yiridek, biji bizirek, baad neher eleiyde.” (Eğer seversen, eğer sayarsan; bayram ziyaretine, bayramdan sonra gitme.) Özetle: Bayramdan sonra bayramlaşmak, sevgi ve saygıdan yoksundur.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder