Kardeşler arasında olmuş bitmiş ve kapanmış bir kavgayı tekrar alevlendirdiğimizde
veya can sıkıcı bir mevzua defalarca geri döndüğümüzde, babam alaylı bir
şekilde “Siyen limones siyen paras” (Yüz paraya yüz limon) cümlesini, gün
boyu evin önünden geçen bir sokak satıcısının teranesine benzer şekilde
şarkılarken, annem, “Trokaremos lakirdi”
(Lafı değiştirelim) diyerek ortalığı yumuşatırdı.
Bununla alakalı babamın bir lafı daha vardı: “La kolika del perriko” (köpeğin kuyruğu).
Hikâyesi de şöyle: Bir hafta sonu, komşu iki aile, çoluk çocukla
beraber pikniğe gider. Örtüler çimenlere serilir, çaylar demlenir, börekler
dolmalar açılana dek çocuklar çayırda koşar; beyler de muhabbete dalmışken, ötede
bulunan bir derenin üzerinden bir köpek geçer.
Beylerden biri diğerine, “Dikkat ettin mi, köpek ne kadar
akıllıymış ki, dereyi geçerken kuyruğunu ıslatmamak için kaldırmış!” der. Komşusu,
“Yok daha neler, bal gibi kuyruk suya değdi, hatta karşı tarafa geçtiğinde onu kurutmak
için silkeledi bile,” diye karşılık verir. Bu münakaşa uzadıkça kavgaya kadar
gider ve yemeğe oturulmadan, örtüler toplanıp evlere dönülür. Hatta eşler ve
çocuklar arasında görüşmek dahi yasaklanır.
Gel zaman git zaman yolda karşılaşan bu iki komşu, bir köpek
kuyruğundan ötürü bu kavganın mantıksız olduğuna kanaat getirerek barışırlar ve
bunu kutlamak şerefine, aileleriyle birlikte aynı dere kenarına pikniğe giderler.
Beyler rakı bardaklarıyla tokalaştıktan biraz sonra, biri diğerine, “Bak artık
arkadaşız, olan oldu fakat kabul et ki, o gün köpeğin kuyruğu ıslanmıştı,” der.
Komşusu da, “Ben kör müyüm? Kuyruğunu kaldırmıştı, zaten sen her zaman
sarhoşsun!” karşılığını verince kavga alevlenir, tekrar sofra toplanıp eve dönülür.
Bu kavgadan sonra da defalarca tekrar barışıp, köpeğin kuyruğu yüzünden yeniden
kavgaya tutuşurlar ve bu durum bugüne kadar böyle devam etmekte…
Boyle durumlarda bizimkiler de "Ande le dyo" derlerdi :-)
YanıtlaSil