Ada evleri, kışın genellikle kapalı kaldıklarından her bahar
mevsimi geldiğinde bakım gerektirir. Çocukluğumda, dedem tamir işleriyle
uğraşırken beni yanına çırak olarak çalıştırmasından olsa gerek, onarma hevesim
gelişti. Savaş yıllarından etkilendiğim ‘bir gün lâzım olur’ veya ‘bozulan bu
eşyayı ilerde tamir ederim’ düşüncesi saplantı derecesine varan, kulanım dışı,
atılması gereken ‘gereksiz eşyayı saklama hastalığı’ bende o kadar müzmin oldu
ki, 2002 yılının Ağustos ayında, biriktirdiğim bunca eşyayı ‘Nostalji Müzesi’ adı altında
Büyükada’daki evimin bir katında sergilemeye kadar götürdü. (Şalom Gazetesi,
21.08.2002)
Altı yıl boyunca dostlarıma müzemi gezdirmekten ve her bir eşyanın
hatırasını özlemle anlatmaktan, dolayısıyla o eşyayı anmaktan, onunla tekrar yaşamaktan
ve onu yaşatmaktan büyük zevk aldım ve gurur duydum.
“Nostaljik” Müzem açılış konuşması:
Eski mekanik eşyalara
Verdiğim sevgi ve aşkımdan
Yakınır hep yakınlarım.
Kullanılmış asırlık bir edevata
Sıcak bir bakışla yaklaştığımda,
Ona hayat verdiğimi
Hep hayal etmişimdir. . .
Vim, Kaol, gazla okşanmaktan
Son derece hoşlanan
Bütün bu objelerin,
Ruh sahibi olduklarına
‘Delice bir düş’ olsa da
İnananlardanım.
Hep de yakınır yakınlarım
Çeşitli hobilerimden.
Son çılgınlığım ise dostlarım,
Sizlere şimdi sunacağım:
Minik “Nostalji” müzem.
Pour
nos amis francophones (Fransız
misafirlerimiz için)
Mes proches, me reprochent souvent
Qu’envers les anciens objets
Je
suis très poli.
M’étant
persuadé
Qu’ils
ont leur vie
Et
qu’ils se fâcheront, “qu’elle phobie”
S’ils
ne seront pas bien vue...
Je
les maintiens et les soigne
Comme
mes enfants chéris;
Les
caressant souvent
Avec
du Caol, ou du Vim,
Afin
de leur donner
Un
éclat plus poli.
Mes
proches, me reprochent aussi
D’avoir plusieurs hobbies.
Eh
bien mes chers amis,
Voilà
une de mes dernières folies:
Mon
petit musée “Nostalgie”.
Maalesef üç yıl kadar evvel, ‘müze’ için tahsis ettiğim dairenin
bir bölümünü tekrar ikametgâh olarak kullanmak üzere tadil etmeye başladım ve tüm
bu eşyaları paketledim. Yine de ‘Nostalji’
adlı müzem; adalarımızda mevcut ve müzeye dönüştürülen Heybeliada’daki yazar Hüseyin
Rahmi Gürpınar evi, Burgazada’daki yazar Sait Faik Abasıyanık evi, Büyükada’daki
yazar Reşat Nuri Güntekin evi ve Heybeliada’daki İsmet İnönü evleri dışında adalarda
açılan ilk eşya müzesi sıfatını almıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder