1952 baharında, Büyükada’dan Ankara’daki Yedek Subay Okulu’na
gittim ve beklenmedik güzel bir sürprizle karşılaştım. Kader, Büyükada
Mehmetçik Sokak sakinlerinden dört genci Yedek Subay Ordu Donatım Okulu’nda buluşturuyordu.
Karşı komşum Jojo Taranto, yan kapı komşum Maksut Hüdaverdi, yolun en üst
ucunda oturan Dani Amram ve ben.
Ankara’dayken, Anadolu Kulübü’ndeki olaya benzer bir olayı da
Ulus sinemasında yaşamıştık. Yorucu bir yürüyüş gününden sonra, her nasılsa
nöbetçi subayımız, o akşam için bizim sinemaya gitmemize göz yummuştu. Filmin
en heyecanlı yerinde, birden gür bir insan
sesi bizleri yatakhaneye çağırmaz mı? Meğer Paşa, okulu teftişe geliyordu ve
derhal dönmemiz için sinemaya telefon edilmişti. Ulus ile Dışkapı arasını bir
nefeste koşup kan ter içinde giysilerimizle yataklara girmiştik o gece.
Kalaba köyünde yaptığımız askeri bir manevra tatbikatı
sırasında yaptığım isabetli bir bazuka atışından dolayı, okul arkadaşlarım adımı
‘Bazuka Viktor’ olarak değiştirmişti. Terhisten sonra dahi, karşılaştığım
askerlik arkadaşlarım ve subay üstlerim beni bu lakabımla çağırmaya devam
ettiler.
Altı ay sonraki kıta hizmeti için çektiğim kurada ise
Balıkesir Beşinci Kolordu çıkmıştı ve orada da yine Büyükadalı Pol Afker’le
karşılaşmıştım. Balıkesir’de bir yıl kadar aynı bölümde, aynı odada, teğmen
rütbesiyle hizmet verdik. Marmara’nın denizini özlediğimizde Ege’nin Erdek veya
İzmir sularına gidip özlem giderirdik.
Fırsat buldukça veya yarattıkça, Büyükada’ya gelmeyi ihmal
etmiyorduk.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder