Deniz motoru kullananların korkulu rüyası, deniz trafiği
zabıtası olan son derece sert ve aksi bir kişiliğe sahip ‘Seyrü-Sefain’ Zeki
Bey’di. Liman İdaresi’nin güçlü teknesiyle adalar arasında dolaşıp, motorlu
sandalların ruhsat ve ehliyet kontrolünü yaptığında mutlaka eksik bir edevat
tespit eder, ceza keserdi. Cezaya itiraz edenlere de arka cebinden çıkardığı
yıpranmış gri kaplı bir Seyrü-Sefain (deniz trafiği) kanunu kitapçığında yazılı
maddeleri gösterip her zaman haklı çıkmasını bilirdi. Uzaktan trafik motorunu
fark edenler, süratle kaçmaya veya büyük bir teknenin arkasına gizlenmeye
yeltenirdi. Kontrolden geçen ise cezadan asla kurtulamazdı.
Büyük babam vefat ettikten sonra boş kalan Haydarpaşa’daki
kışlık evi, annem satılığa çıkarmıştı. Almaya talip olan bir bakkal, pazarlık
için bize kardeşiyle gelmişti. Kardeşi, ‘Seyrü-Sefain’ Zeki Bey çıkmasın mı!
Adam, vazifedeyken takındığı korkunç aksi suratını teknesinde bırakmış, kapalı
salonda tatlı bir beyefendi oluvermişti.
Binamızı satın aldıktan sonra denizde her daim
karşılaştığımızda, hava sert ve dalgalı ise de sandalıma doğru yaklaşarak el
sallar ve “Rasgele Viktor Kaptan,” diye iyi dileklerini dile getirirdi.
İşte o zaman, büyükbabamın ölümünden sonra dahi, halen
Haydarpaşa’daki evinden beni kolladığı hissine kapılır, beşiğinde okşanan bir
bebek gibi mutlu olurdum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder